Uçurum Dibi Notları

   Yürüdüğüm kaçıncı sokak bilmiyorum sevi veyahut sürüklendiğim demeliyim. Pencere kenarına sığınmış kedileri sayarak vakit öldürüyorum. Saksılara çarparak, kırarak kendilerine bir yaşam alanı sunuyorlar. Koskoca dünyada birbirlerinin huzurunu kaçırmadan ve mutlu yaşayabilmek için asla doyum sağlayamayan varlıklara maruz kalınca, bir kedinin ufacık bir alan için verdiği rahatsızlık o kadar da göze batmamalı değil mi ?
    Dizlerimin feryadıyla bir yere yığıldım. Romatizma korktuğum bir şeydir inan ki fakat duyguların romatizmaya uğraması çok daha bedbaht bir durumdur.
    Üzgünüm, o kadar uzun zamandır yazamıyorum ki sana biraz çekingenlik gösteriyor kalemim. Lakin o kadar öfkeliydim ki varlığını hissettiğim her şeye. Acı haykırışı kahkahalı bir gülüşle örtbas etmekten bıkmıştım ve şu zamana kadar durmadan yazdım, yaktım. Parmak
uçlarım çatırdadı. Ve bir kül yığınına dönüşünce daha fazla yanamazdım, daha fazla his barındıramazdım. Bir karabatak edasıyla daldım hiçliğin varlığına. Oradan oraya savrulmak oldu tek bildiğim. Üstelik ben o şanslı küçük Vasalisa gibi cebimde bilge bir bebek de taşımıyordum.
     Bilmeni isterim ki, mutluluğu kovalamak değil derdim. O kadar da mühim mesele değil mutluluğu barındırmak içinde, zaten çoğunlukla yaşama denk düşmez. Kimimiz de mutsuz olmak için varız. Fakat mutsuzluğa bile özlem duymak ne vaziyette olduğumu ifade edebilir mi, bilemem. Benim alâkadar olduğum şey, biraz da olsa hissiyata can suyu verebilmekle ilgili.
    Zihnim, yaşamın her gün gidip gelip vurduğu bir falez gibi sivrileşti, ben her gün o sivrilen uçurumdan atladım ve yaşamım ölememenin sonsuz döngüsüne büründü.
    Düşünüyorum da, bir fetüs olarak göz kırptığım bu kaotik döngüyü, biraz olsun hissedebilseydim kendi yaşam sıvımda boğulmam mümkün müydü? Belki de, bir ceset olarak doğmuştum ve öylesine canlı bir bedenle süslemişlerdi ki beni kokuşmuş, çürümüş olsam da kimse fark edemedi. İnsan ne zaman ölür sevi ? Ölür mü yada zaten ölüme mi açar gözlerini ? Her anne bir cesede mi gebe kalır yada dünya zaten bir yeryüzü mezarlığı mıdır ?
    Yine olur olmadık şeyler döküldü satırlara. İçinden hiçbir zaman çıkamadığım bu kasvetli zihnime seni de sürüklemek en son isteyeceğim şeydir.
    Soluduğum yanık kokusu ile biraz daha kül yığını biriktirmede bir sakınca görmüyorum.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ruh

Ölü Yaprak Övüncesi

Sessizliğe Güzelleme