Kayıtlar

Ruh

Resim
İçinde kıvrılan ve büzüşen bir ruh kederin hararetiyle çoraklaşan ve yumru halini alan her nefes alışta. Fani bedende oradan oraya savrulan çıkış yolu arayan. Hakikate kavuşturacak olan bedbaht bir çaba ile bedeni çürüten. Bir ruh ki kendini fark ettirmeyen ondan saklanan. Ölüm soğukluğuna tanık ve yüzleşme korkusuyla ürperen. Deli divane bir ruh, acının her bir yanına toslayan çarptığı her yerde bir parçasını bırakan ve dağılan karahindiba gibi. Bir ruh ki kayıp parçalarıyla, eksikliğiyle dahi kendini hiçbir yere sığdıramayan.  

Keder Kalıntısı

Resim
  Şimdiye kadar bildiğin bütün yolları denedin. Kendini sevmeyi, var olmaya çabaladığın yaşamda anlam kırıntısı irdelemeyi. Bir çıkar yol bulmak, içindeki sonsuz kara delikte kavrulan o sıkıntıyı atmak mümkün olmuyor. İliklerine kadar bulantı hissi besliyorsun, hücrelerin yaşamın çekilmezliğini kusuyor. Hiç mi sevemezsin, öylesine, rastgele, bir anlık. Gündelik uğraşların arasında, değersiz ve hor gördüğün herhangi bir şeyin içinde. Sen hayatın kusurlu noktasısın. Diğer birçoğu gibi. Lakin kasıtlı bir çabayla içinde dev bir canavar besliyorsun. Özenle kederle besliyorsun onu. Varlığını yok etmesine izin veriyorsun. Keşke diyorsun yok etse beni. Bitse bu çekilmezliğe sebep olan her şey. Kendini yok etmeye özen gösteriyorsun. Hayatın akışı sana uymuyor, sen ona uyamıyorsun. Üstüne uymuyor hiçbir meşgale. Kendinden yorgunsun, taşıdığın o kara delikten yorgunsun. İçin tıklım tıkış çığlık dolu. Mümkünü yok diyorsun, oluru yok. Bir kurtuluş yok. İnsan kendinden kaçamaz. Kafanın içine yer

Safi Dökülüş

Resim
Biliyorum, eğreti duruyorum dünya üzerinde. Avuç içlerimden ahlar sızıyor,  toprağa vuruyorum onları. Bereketsiz kılıyor, taşlar çatlıyor. En usturuplu sözler bile küfre dönüyor sanki dilimde. Kibarlığımla dünyaya sövüyorum. Ve biliyorum, yaşamın dili budur;  çirkinlik kusan bir tekerrürü başka nasıl kelama dökerim? Ve biliyorum,  meziyetim şudur: Görünenin ardındakini ustalıkla saklarım beşeri gözlerden. Bu bir mefharet değildir. İçimdeki bir dünyadır, bilinen ile alakadar olmayan. Acı sızan her zerremden, yaş sızan gözlerimden  sakınırım yaralanmışlığımı insanın acıma denen illet hevesinden. Ve biliyorum, kurtulamam aklımın ücra yerindeki bir çift dilhun çocuk gözünden. Demişler ya Ezidiler, ben "insanlık ağacının kırılmış dalıyım" toprağa bakar yüzüm büyük bir iştahla. Ve bir çıt sesine bakar  soluğumun vedası. Yaşamaktır benim için  kasıtlı bir eyleme zemin hazırlayan. Ona ulaşmak için mutlu olmayı bilen ona. Bilmediğini bilene dek.

Kambur

Resim
  Müsveddeler içinde zorlukla okunan satırlar arasındaydı ve şöyle diyordu: "Ben onun sırtındaki kamburdan doğdum, bir acı yumağıydım, onunla dolup taşan ve onunla doğup yaşayan. Yeryüzüne yük olarak gelmeye denktir bu işte!  Oysaki tüy kadar hafiftim  ve bıraksalardı süzülüp çok başka yerlere gidebilirdim. İnsan nefesinin tiksinç sıcaklığının olmadığı bir yere... Bana el veren bir lanet gibi  varlığımın yükünü, olanca ağırlığıyla, durmaksızın taşıdım ki kamburum bundandır. Dilhun bir yaşamı büyütüyorum orada. Her soluk ile devleşen bir dağ, oyuk oyuk dışı ve oluk oluk içi. Göğü dahi göremem. Bir kaldırmaya kalksam vücudumu çığlıklar atar uzuvlarım. İnsan sırtında acı yüklü bir dağ ile kendini nereye sığdırabilir ki?"

Ölü Yaprak Övüncesi

Resim
  Ben bir bataklığın etrafında ölü yaprakları topluyorum Feridun, Dünyanın ve kendimin ölü parçalarını biriktiriyorum. Elimde olan yaşam kalıntısıyla uzanarak meşe ağaçlarının arasına, dans ediyorum Zaman acı ile kıvranıyor karşımda Ben dans ediyorum. Ben kıvranıyorum, Uzaktan bakıyorlar sükunetle dans ediyorum. Tenim ölüm soğukluğuna yakın, İçten dışa bir üşüme bu, tenime cereyan ediyor İçimdeki ölümün soğukluğu Bu soğukluğun dışavurumu. Zaman ve ben Feridun, acıyla ve ahenkle kıvranıyoruz. Ölü yapraklar serp üzerime ve rüzgara bırak, Onlar için yas tutacağım Ölü yaprakların kıymeti bilinmiyor Dağılıyor ve ölüyorlar birer birer insan gibi Parçalanıyor ve toprağa karışıyorlar birer birer insan gibi. İnsan bir yaprak parçası olabilme lüksüne erişebilmişse ne büyük talih! Parçalandığında fark edilebilir, Oysa insanın çatlakları kendine bile görünmez olur kimi zaman Bir dahaki sefere Feridun, bir yaprak parçası olarak zuhur edeceğim dünyaya Ve bil

Çırpınış

Resim
  Kendimi unutacak kadar yoruyorum kendimi. Sanki o kafayı beraberimde taşımıyorum diyecek kadar unutuyorum. Zaten sıyrılmışım kendimden, bir yabancıyı uzaktan seyreder gibi seyrediyorum. Koşuşturmacama da bakma, bunlar boğulmadan önceki çırpınışları bir insanın. Uzun zamandır süregelen bir çırpınış, yaşamın özüne oturmuş bir çırpınış. Çığlık dahi atamıyorum, sesim kesik. Henüz ölmediğimin farkındayım, oysaki ne âlâ bir kurtuluş olurdu. Ben ise soğuğum sadece, ellerimde ve tenimde ölüm soğukluğu var. Canlılığı yitirmek işte, buz kesiyor insanı. Sadece fiziki olsa göz ardı edilebilirdi, lakin çok kıskanıyorum ahh.. O kadar kıskanıyorum ki, insanlar nasıl hissediyor, diyorum. Nasıl duygu besliyorlar?  İçimdeki o irinleşmiş parça bir gün varlığının farkına varır mı?  Onlar ise hissediyorlar ki tadına varıyorlar yaşamın.  Peki, ben sevebilir miyim yaşamayı ve aldığım soluğun bana verilen bir nimet olduğunu düşünebilir miyim ? Oysaki ne büyük ızdırap benim için. Durmaksızın süregelen bu hoş

Sessizliğe Güzelleme

Resim
Mutluluk elde edilebilir bir şey mi Feridun ? Yoksa arasam her yeri karış karış bulabilir miyim derinliklerde bir yerlerde? İçimdeki tatminsizlik peki, beni böylesi arsız kılan geçer mi dersin ? peki şu yaşam illetinin içinde bitmek bilmeyen hırsım, beni böyle heba eden, o geçer mi ? Bir o kadar vurdumduymaz oluşum, kâle almayışım bunca şeyi ve iki zıtlık arasında kalan bir ben öylesine debelenen, bunun bir sonu var mı ? Plath'in dediği gibi kurşun geçirmez bir kızım. Lakin biliyorum, bir gün infilak edeceğim zihnimin kasıtlı eylemleriyle .Sadece  kavramak, algılamak istiyorum kafamın içindeki bu zıtlıkların, soruların cevaplarını ve bir o kadar da ifade edebilmek bunları. Karasu'nun dediğine bakılırsa, anladığının bütün ağırlığını beyninde duymak, ellerinde, kollarında, damarlarında duymaktır kavramak. Ben bir tüy kadar hafifim ve ifade etmek bazı şeyleri sınırlar çiziyor insanın kelâmına. Sana aklımın, zihnimin köşesinde savrulup duran birkaç resimden bahsetmek isterim Fer