Kambur

 


Müsveddeler içinde zorlukla okunan satırlar arasındaydı

ve şöyle diyordu:

"Ben onun sırtındaki kamburdan doğdum,

bir acı yumağıydım, onunla dolup taşan ve onunla doğup yaşayan.

Yeryüzüne yük olarak gelmeye denktir bu işte! 

Oysaki tüy kadar hafiftim 

ve bıraksalardı süzülüp çok başka yerlere gidebilirdim.

İnsan nefesinin tiksinç sıcaklığının olmadığı bir yere...

Bana el veren bir lanet gibi 

varlığımın yükünü, olanca ağırlığıyla, durmaksızın taşıdım ki

kamburum bundandır.

Dilhun bir yaşamı büyütüyorum orada.

Her soluk ile devleşen bir dağ,

oyuk oyuk dışı ve oluk oluk içi.

Göğü dahi göremem.

Bir kaldırmaya kalksam vücudumu çığlıklar atar uzuvlarım.

İnsan sırtında acı yüklü bir dağ ile kendini nereye sığdırabilir ki?"


Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

Ruh

Ölü Yaprak Övüncesi

Sessizliğe Güzelleme