Safi Dökülüş
Biliyorum,
eğreti duruyorum dünya üzerinde.
Avuç içlerimden ahlar sızıyor,
toprağa vuruyorum onları.
Bereketsiz kılıyor, taşlar çatlıyor.
En usturuplu sözler bile
küfre dönüyor sanki dilimde.
Kibarlığımla dünyaya sövüyorum.
Ve biliyorum,
yaşamın dili budur;
çirkinlik kusan bir tekerrürü
başka nasıl kelama dökerim?
Ve biliyorum,
meziyetim şudur:
Görünenin ardındakini ustalıkla saklarım beşeri gözlerden.
Bu bir mefharet değildir.
İçimdeki bir dünyadır, bilinen ile alakadar olmayan.
Acı sızan her zerremden,
yaş sızan gözlerimden
sakınırım yaralanmışlığımı insanın acıma denen illet hevesinden.
Ve biliyorum,
kurtulamam aklımın ücra yerindeki bir çift dilhun çocuk gözünden.
Demişler ya Ezidiler, ben
"insanlık ağacının kırılmış dalıyım"
toprağa bakar yüzüm büyük bir iştahla.
Ve bir çıt sesine bakar
soluğumun vedası.
Yaşamaktır benim için
kasıtlı bir eyleme zemin hazırlayan.
Ona ulaşmak için
mutlu olmayı bilen ona.
Bilmediğini bilene dek.
Yorumlar
Yorum Gönder